13 Ocak 2010 Çarşamba

RUMELİ HİSARI İSKELE RESTAURANT

Rumeli Hisarı İskele Restaurant Boğaz’da şık bir yerde lezzetli balık yemek istendiğinde tercih edilecek birkaç restorandan biri. 1992’den beri hizmet veren İskele Restaurant şık ama sade dekorasyonuyla müşterilerini öğle ve akşam yemeklerinde denizin üstünde keyifli bir Boğaz manzarası ile ağırlıyor.

Manzarası gibi, sunulan tüm lezzetler de keyifli. İyi bir balıkçının başlangıç için olmazsa olmazlarından olan torik lakerda ve tarama çok başarılı. Lakerdanın tuzu yerinde, tuz dilinizi yakmadan rahatça yenilebiliyor ayrıca kimi restoranlarda rastladığımız uzun süre servis edilmeden buzdolabında bekleyerek oluşan lakerdanın o karakteristik lezzetini kaybettiren yumuşama gerçekleşmemiş. Belli ki lakerda hazırlandıktan sonra çok fazla beklemeden tüketiliyor. Tarama da ise ekmek ve balık yumurtası gayet dengeli zira bazı balıkçılarda tarama ne yazık ki ekmek ekmek oluyor. Patlıcan salatası, haydari gibi soğuk mezeler isteğe göre gönül rahatlığı ile sipariş edilebilir, bu mezelerin lezzeti iyi bir meyhaneyi aratmıyor. Bunun dışında restoranın spesiyali olan soslu uskumru tadılması gereken bir lezzet.

Salatalar nereden temin ediliyor bilmiyoruz ama her daim taze ve lezzetli, yeşillikler kıtır kıtır, domates çeşnili. İstanbul’daki balıkçıların artık klasiği olan salatanın üzerine mısır ve beyaz peynir uyarlaması lezzetli.

Ana yemek olarak ise garsona sorularak taze balık ne var ise gönül rahatlığı ile sipariş edilebilir. Mevsimi olduğu zaman Boğaz lüferi , çinekop gibi ızgaralık balıklar mutlaka tadılmalı zira bu balıklar hem çok güzel pişmiş hem de kurumamış bir şekilde tam kıvamında servis ediliyor. Tabağın sebzeler ile görselliği, balığın lezzeti kadar şaşaalı değil fakat İstanbul’un klasik balıkçılarında genelde balığı öne çıkartan bu sadelik tercih ediliyor.

Tatlı olarak birçok gazetede en iyi sufle seçilen İskele Restaurant’ın suflesi tadılması gereken güzel bir lezzet, bu çikolatalı sufleyi diğerlerinden ayıran ekstra bir malzeme olduğunu duyduk ama ne yazık ki bu malzemenin ne olduğu hala bir muamma.

UPPER CRUST PIZZERIA

İstanbul’un belki de en iyi pizzalarından birini yapan bu “pizzeria” Beşiktaş’taki yerinde evlere servis ve ufak restoran(12 kişilik) kısmında hizmet etmek üzere 2009’da açıldı. Upper Crust Pizzeria esasında Boston kökenli yerel bir “evlere servis” pizzacısı ve İstanbul’a gelmesi Amerika’da okuyan üç gencin girişimci ruhuna dayanıyor.

Kıtır kıtır, incecik pizzalarıyla kısa zamanda yakınındaki Bahçeşehir Üniversitesi’nden ve çevre semtlerden kendine bir müşteri kitlesi oluşturdu, hatta inanıyorum ki sırf bu pizzayı yemek için insanlar Beşiktaş’taki bu küçük “evlere servis pizzacısı”’nı ziyaret etmekte. Kaliteli ve orijinal malzemeleriyle, kıtır kıtır incecik hamuruyla birçok pizzacıdan farkedilebilir bir şekilde kendini ayırmakta. Örneğin domuzeti severlerin yiyebileceği Chourizo sosisi(bir çeşit İspanyol sucuğu),çiğ taze sarımsak, domates ile hazırlanan “Lucky Luciano”, buffalo sosuna bulanarak hazırlanmış tavuk ve rokforlu “Brendan’s Buffalo Chicken” çoğu yerde yiyemeyeceğiniz orijinal lezzetler. Bunun dışında farklı malzeme kombinasyonlarıyla hazırlanan pizzalar, insanı tekrar Upper Crust “pizzeria” ‘ya gelip bu inanılmaz lezzetleri tatmak için heyecanlandırıyor.Farklı lezzetleri tek seferde tatmak isteyenler için pizzanın yarısını farklı, diğer yarısını farklı sipariş etmek mümkün.

Pizzalarda(mozarellanın altına domates eklenmeyen White Pizza’ları saymazsak) kullanılan domates salça olarak değil de küçücük küp küp kesilerek mozarellanın altına yerleştiriliyor ve piştikten sonra mozarellanın altından kenarlara doğru taşıyor, ayrıca pizzaların üzerinde pizzaya güzel bir lezzet katan sarımsağımsı bir baharat var fakat bu tat kesinlikle insanı rahatsız etmiyor hatta sarımsak sevmeyenler bile bu lezzetten hoşnut kalacaktır, çünkü pizzaya çok farklı bir çeşni katıyor.

Ricotta, parmesan ve taze mozeralla ile hazırlanan Calzone’ler Türkiye’de tek. Bu kadar yoğun peynirli olmasına rağmen gayet hafif olan Calzone kapalı pizzaseverler için mutlaka tadılması gereken bir lezzet. Calzone’ye ayrıca başka malzemeler de eklenebilme imkanı var.

Pizzaların büyüklüğü de hayli tatmin edici, large pizza 35cm, X-large ise 45 cm. Bunun dışında dilim pizza da mevcut. X-Large’dan kesilen dilim pizza için üç seçenek mevcut: Margharita, Pepperonili Pizza ve her gün değişen Günün Dilimi.

Evlere servis olmasına rağmen çoğu restaurant pizzacısından daha güzel pizzalar hazırlayan bu “pizzeria” pizzaseverler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir lezzet durağı.

ÇİYA KEBAP

Çiya Kebap, diğer kardeş restoranları olan Çiya Sofra ve Çiya Lahmacun ile aynı sokakta Kadıköy Çarşı’nın içinde. 1987 yılında Çiya Sofra’yı açan Musa Dağdeviren Usta burayı da kebap ağırlıklı bir Çiya olarak açtı. Artık unutulmaya yüz tutan bir çok Güneydoğu lezzetimiz bu restoranda lezzet meraklılarının beğenisine sunuluyor, ayrıca Çiya Güneydoğu Anadolu’da hala keyifle yenen ve İstanbul’da pek bilinmeyen birçok lezzeti buraya taşıyor

Başlangıç olarak isteyebileceğiniz değişik lezzetlerdeki otlar ve pilav çeşitleri başka yerde bulamayacağınız cinsten, örneğin zahter(kekik) salatası, mahammara, kayakoruğu veya bulgurla hazırlanan çeşit çeşit pilavlar. Bu lezzetlere İstanbul’da başka yerde rastlamak imkansıza yakın. Çökelek peyniriyle hazırlanan sürk de tadılması gereken diğer bir lezzet. Bunlar dışında sipariş edebileceğiniz kuru patlıcan dolmasından lahmacuna kadar tüm Güneydoğu lezzetleri de menüde mevcut.

Ana yemek olarak ise bildiğimiz klasik kebaplar(Adana, Urfa, Patlıcanlı, Oruk Kebabı vb.) dışında yine İstanbul’da bulunması zor olan Ekşili Kebap, Vişne Kebabı, Yeni Dünya Kebabı, Sirinan vb. tadılması gereken özel lezzetler bulunmakta(tüm kebaplar zırhta çekilmiş kıyma ile hazırlanıyor). Bu lezzetlerle Çiya, birçok müdavimi için İstanbul’daki en iyi kebapçılar arasındaki yerini aldı bile.

Bir lezzet okyanusu olan Çiya’da tatlılar da her yerde rastlanır cinsten değil. Künefe ve şöbiyet(bildiğimiz şöbiyetten farklı kaymaklı bir fıstık ezmesi adeta), dışında katmer(içinde fıstık bulunan bu lezzet ne yazıkki baklava gibi yaygın değil fakat İstanbul’da yavaş yavaş bazı kebapçılarda bulabiliyoruz), kireçte ceviz , domates(Bozcaada’daki Salto’nun o müthiş domates reçeline çok benziyor), turunç , kabak(tahinle tatlandırılmış) ve patlıcan tatlıları gibi orijinal lezzetleri yine Çiya’da bulabilirsiniz. Bu tatlıların üzerine gelen Sumak ve Karadut şerbeti ise tatlarıyla insanın keyfine keyif katıyor.

Çiya’nın ayrıca 2004’ten beri çıkardığı geniş kapsamlı(yerli ve yabancı makalelerle) Yemek ve Kültür adında bir dergisi var(Cogito dergisinin yemeğe uyarlanmış hali gibi). Bu kadar farklı lezzeti bir arada ve aynı kalitede sunması ile Çiya, lezzet dünyasına büyük bir hizmet ediyor ve takdiri fazlasıyla hak ediyor.